İçeriğe geç

Escapist kaç kişi ?

Bazı hikâyeler vardır, sadece anlatılmaz; hissedilir. Bu satırlarda sana bir oyundan değil, bir arayıştan, dört insanın aynı duvarların içinde farklı yönlere kaçışından bahsedeceğim. “Escapist kaç kişi?” diye sorduğunda belki rakamları değil, ruhları saymak gerektiğini anlayacaksın.

Escapist: Bir Kaçışın Hikâyesi

Bir cumartesi akşamı, dört arkadaş buluştu: Efe, Melis, Can ve Duru. Şehrin kalabalığından sıkılmış, rutin hayatın ağırlığından bıkmışlardı. “Escapist” adında yeni bir kaçış oyunu duymuşlardı — ama onların aradığı sadece bir oyun değildi; biraz nefes, biraz anlam arayışına çıkmışlardı.

Kapı kapandı. Geri sayım başladı. 60 dakika.

Efe: Stratejinin Soğukkanlılığı

Efe, grubun planlayıcısıydı. Her detayı hesaplayan, soğukkanlı bir mühendis. Zaman kaybetmeden haritayı analiz etti, objeleri düzenledi, notlar aldı.

“Arkadaşlar, bölünelim. Herkes bir köşeyi kontrol etsin.”

Oyun onun için bir denklem gibiydi. Ne kadar karmaşık olursa olsun çözülürdü. Ama farkında değildi, çözmeye çalıştığı şey yalnızca kilitli kapı değil, içindeki huzursuzluktu. Gerçek hayatta da her şeyi planlıyor ama hiçbir şeyin tadını çıkaramıyordu.

Melis: Empatiyle Görmek

Melis, detayları değil duyguları okurdu. Bir objeye dokunduğunda onun hikâyesini hissederdi. Duvardaki eski bir resme baktı, gözleri doldu. “Burada bir acı var,” dedi sessizce. Efe gülümseyerek “Melis, bu sadece bir oyun,” dedi ama onun için değildi.

Melis için her kaçış hikâyesi bir insan hikâyesiydi. Belki de Escapist’in duvarları, kendi içindeki bastırılmış duyguları yankılıyordu. “Kaçış” kelimesi onun için özgürlük değil, yüzleşme demekti.

Can: Mantığın Duvarları

Can, grubun realistiydi. Her şeyi rasyonel analiz ederdi. “Burada şifre yok, sadece illüzyon var,” dedi. Oyunun her adımında mantık aradı. Ama bir noktada, çözümün sayılarda değil insanlarda saklı olduğunu fark etti. Melis’in hissettiği o resmi bir kez daha inceledi. “Bekle… Bu tablo ters asılmış,” dedi.

O anda kapıdan bir ses geldi: klik.

Birinci oda açılmıştı.

Duru: Sessizliğin Cevabı

Duru, grubun en sessiziydi. Ne çok konuştu ne de çok müdahale etti. Herkesi dinledi, gözlemledi, zamanı hissetti. Oyunun ortasında herkes panik olurken o duvarın köşesindeki küçük bir yazıyı fark etti: “Gerçek kaçış, bir arada kalabilmektir.”

O cümleyle sanki tüm oyun anlam kazandı. Duru’nun sesi bu kez yankılandı:

“Bence birlikte hareket etmeliyiz. Buradan tek başımıza çıkamayız.”

Efe planını bıraktı, Melis duygularını paylaştı, Can mantığını yumuşattı. Dört farklı yön, aynı kapıya yöneldi. Son ana kadar birbirlerine tutunarak ilerlediler.

Escapist Kaç Kişi?

Kağıt üzerinde cevap basit: dört. Ama aslında daha fazlasıydı.

Çünkü o odada sadece dört kişi değildi — dört farklı kaçış biçimi, dört farklı dünya görüşü vardı. Birisi zamandan, biri duygulardan, biri gerçeklerden, biri sessizlikten kaçıyordu.

Ama sonunda hepsi aynı şeyi buldu: kaçışın yalnızlıkla değil, bağ kurmakla mümkün olduğunu.

Kaçış Değil, Bağlantı

Kapı açıldığında zaman durmuş gibiydi. 60 dakika dolmuştu ama kimse çıkmak istemiyordu. Çünkü oyun bitmişti ama hikâye daha yeni başlamıştı. Efe Melis’e baktı, Can Duru’ya gülümsedi. Ve hepsi sessizce anladı:

Asıl kaçış, bir kapıdan değil, kendinden başlıyordu.

Son Bir Soru

Escapist kaç kişi?

Dört kişi bir odaya girip, dört farklı insan olarak mı çıktı?

Yoksa hepimiz, kendi içimizde o oyunun bir parçası mıyız?

Belki de asıl soru şu:

Sen, kendi kaçışının neresindesin?

Yorumlara yaz, belki de senin hikâyen, bir başkasının çıkış yoludur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler
Sitemap
betci bahisbetexper.xyzodden