Öne Çıkmak Nedir? Cesurca, Eleştirel ve Biraz da Mizahi Bir Bakış
İzmir’de yaşamaktan keyif aldığım kadar, sosyal medyada aktif olmak da farklı bir dünya. Sosyal medya, bir anlamda herkesin “öne çıkma” yarışına girdiği, kimisinin “görünürlük” arayışında olduğu, kimisinin de kimseye görünmeden, yalnızca içerik üretip geçmeye çalıştığı bir arena haline geldi. Hani derler ya, “Burası herkesin bir şekilde öne çıkmaya çalıştığı, bir o kadar da kaybolduğu bir yer.” İşte öne çıkmak, tam da bu karmaşanın içinde şekillenen bir kavram. Ama soru şu: Öne çıkmak gerçekten ne demek? Kimlerin “öne çıktığını” ve kimlerin “öne çıkmaya çalıştığını” net bir şekilde ayırt edebiliyor muyuz?
Öne Çıkmak Nedir?
Öne çıkmak, kelime anlamıyla bakıldığında, kalabalık içinde kendini belli etmek, bir şekilde diğerlerinden farklılaşmak ve kendini duyurmak demek. Ancak bu, çok basit bir tanım. Sosyal medyada öne çıkmak, birçok kişinin gözünde popüler olmakla eşdeğer olabilir. Ama bu popülerlik, ne kadar değerli? Ya da gerçekten bir anlamı var mı?
Son zamanlarda, sosyal medyada “influencer” olma çabası, “viral” olma isteği, insanların hayatlarını başkalarının önünde sergilemesi, öne çıkma arzusunun temel göstergeleri. Ama bu ne kadar doğru bir hedef? Sosyal medya için hepimizin elinden geleni yaptığı bir dünyada, öne çıkmak, genellikle bir başka şekilde anlaşılır: Kim daha cesur, kim daha sıra dışı, kim daha dikkat çekici olursa, o öne çıkar. Ve tabii, herkesin öne çıkabilmesi de bir o kadar kolay olabiliyor. Çünkü “görünürlük” son derece yapay bir kavram haline geldi.
Öne Çıkmanın Güçlü Yönleri: Dikkat Çekmek İyi Bir Şey Mi?
Öne çıkmak, en basit anlamıyla, insanların sizi fark etmesi demek. Bu, kariyerinize katkı sağlar, düşüncelerinizi paylaşma fırsatı yaratır ve belki de daha geniş bir toplulukla bağ kurmanıza yol açar. Yani, “daha fazla görünürlük” demek, daha fazla fırsat, daha fazla etkileşim, daha fazla dinleyici anlamına gelebilir. Hatta bu, bazen sosyal adalet, toplumsal değişim gibi büyük meselelerde bir platform yaratmanıza bile olanak tanıyabilir.
Düşünsenize, yıllar önce sosyal medyada öne çıkan ilk “aktivist”lerin, bugünkü büyük değişimlerdeki rolünü. Bir tweet, bir paylaşım, bazen yıllarca süren bir değişimin başlangıcı olabiliyor. Bugün, “daha fazla görünürlük” isteyenlerin, fark yaratmak için seslerini duyurduklarını görmek mümkün. Öne çıkmak, sesinizi duyurmak isteyenler için bir fırsat, bu kesin.
Ama dikkat! “Sesini duyurmak” için sadece bir Instagram postu yeterli değil. Eğer içeriğiniz boşsa ya da sadece takipçi kazanmak üzerine kurulmuşsa, öne çıkmak, maalesef, sadece bir geçici heves haline gelir. Geniş kitlelere ulaşmanın değerini bilmek gerek.
Öne Çıkmanın Zayıf Yönleri: “Ben Buradayım!” Demek Her Zaman İyi Midir?
Şimdi, işin karanlık tarafına bakalım. Öne çıkmak, çok popüler bir kavram olmasına rağmen, bu kavramın olumsuz yanları da yok değil. Sosyal medyada öne çıkmak, herkesin görmek istediği “parıltı”yı, “görünürlük”ü sağlıyor ama maalesef içerik çoğu zaman sığ kalıyor. İnanın, o influencer’ların paylaştığı yemek fotoğrafları, o ünlülerin güncel kıyafet kombinleri, bu kadar öne çıkmaya değer mi? Hangi düşünceyi, hangi duyguyu, hangi mesajı veriyor?
Asıl sorun, öne çıkmaya çalışanların neyi temsil ettiği. Birçok kişi, daha fazla görünürlük kazanmak için herhangi bir fikri olmadan sadece “görünür olmak” istiyor. Bu da, zamanla aslında bir tür boşluk yaratıyor. Öne çıkmanın, salt dikkat çekmek için yapılan bir şey olması, onun aslında değerini düşürmüyor mu?
İzlediğim bir YouTube videosunda, genç bir influencer şöyle diyordu: “Herkesin öne çıkmaya hakkı var ama içerik üretme kalitesi önemli.” İyi de, sosyal medyanın bu kadar hızlı tüketildiği bir dünyada içerik kalitesini ne kadar önemseyen var? Bazen içerik, sadece bir başkasının kıyafeti, arabası veya makyajı oluyor. Yani öne çıkmak için, sadece bir şeyin şık olması yeterli, derinlik veya anlam önemli değil. Bu çok yüzeysel bir şey değil mi?
Öne Çıkmak ve Sosyal Adalet: Herkesin Aynı Fırsata Sahip Olduğu Bir Dünyada Mıyız?
Şimdi, bir başka açıdan bakalım: Öne çıkmanın sadece içerik değil, aynı zamanda eşit fırsatlar meselesi olduğunu düşünüyor musunuz? Türkiye’deki toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sosyal sınıf farkları, eğitim durumu gibi unsurlar, herkesin aynı fırsatlarla “öne çıkabilmesini” engelliyor. Sosyal medyada birinin öne çıkması, bazen sadece şanslı bir anın, bazen de kaybedilen bir fırsatın sonucu olabilir. Öne çıkmak sadece beceri ya da bilgiyle mi alakalı? Gerçekten fırsat eşitliği var mı?
Sokakta yürürken, gördüğüm “görünür” insanlar, bazen öne çıkmak için ne kadar mücadele ediyorlar. Birçok insan, yeterince şanslı olmadığı için arka planda kalabiliyor. Öne çıkmak, her zaman hak edilen bir şey olmayabiliyor; bazen sadece zamanlama ya da şansla ilgili.
Sonuç: Öne Çıkmak Gerçekten İstediğimiz Bir Şey Mi?
Bütün bu tartışmaların sonunda, öne çıkmak sadece “başkalarına görünmek” midir? Gerçekten öne çıkmak, kendi sesimizi bulmak, kalabalığın arasında kaybolmadan var olabilmek mi olmalı? Öne çıkmanın güçlü ve zayıf yönlerini göz önünde bulundurunca, belki de önemli olan şey, sadece öne çıkmak değil, öne çıktığınızda ne ifade ettiğiniz, neyi değiştirmeye çalıştığınız olmalı. Sosyal medyada daha fazla “görünürlük” isteyen biri olarak, siz de bu soruyu kendinize sormalısınız: Gerçekten neyi öne çıkarıyorsunuz?